web balkondaki

NOEMIE MERLANT, 2024

BALKONDAKİ KADINLAR

Prömiyerini yaptığı Cannes’da büyük ilgi gören Balkondaki Kadınlar, tabuları yıkarken bolca beden de parçalayan karanlık, cesur ve feminist bir punk masalı, kanlı bir intikam hikâyesi. Marsilya’dayız, acımasız sıcak hava dalgası şehri kasıp kavuruyor. Sıcaktan bunalan cıvıl cıvıl üç ev arkadaşı, balkonlarından komşularını gözetleyip her şeye karışıyor. Neşeli saatler bol içkili, bol fantezili bir gecenin ilerleyen saatlerinde bol kanlı bir olaylar silsilesiyle sonlanıyor. Noémie Merlant, senaryoyu başrolünü paylaştığı Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’nin yönetmeni Céline Sciamma ile birlikte yazdı. Komşu rolünde ise Emily in Paris’in Gabriel’i Lucas Bravo oynuyor.

web mickey 17

Bong Joon-ho, 2025

MICKEY 17

Mickey 17, öldükten sonra klonunun üretilmesine izin veren bir işçi olarak çalışan Mickey'nin hikayesini konu ediyor. Bir keşif klonisi, buzul bir gezegen olan Niflheim’daki tehlikeli bir göreve Mickey isimli bir klonu gönderir. Mickey, ölse de yeniden klonlanabilmekte ve geçmişte olanların büyük kısmını hatırlayabilmektedir. Bir görev sırasında Mickey 17’nin kaza geçirerek öldüğü düşünülür ve bu nedenle yeni bir Mickey klonu aktif edilir. Ancak Mickey 17 hayattadır. Bu durum üzerine Mickey 17 ve yeni klonu arasında büyük bir mücadele başlar.

web maria

Pablo Larraín, 2024

MARIA

Yönetmen Pablo Larraín’in merakla beklenen Oscar® adayı filmi Maria, efsanevi opera sanatçısı Maria Callas’ın tutkulu ve fırtınalı hayatını Angelina Jolie’nin etkileyici performansıyla beyaz perdeye taşıyor. Callas’ın aşkı ve trajedisiyle şekillenen yaşamını merkeze alan film, divanın ünlü Yunan iş insanı Aristotle Onassis (Haluk Bilginer) ile olan çalkantılı ilişkisini derinlemesine inceliyor. Oyuncu kadrosunda Jolie ve Bilginer’in yanı sıra Pierfrancesco Favino ve Alba Rohrwacher gibi güçlü isimler yer alıyor. Dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde büyük ilgi gören film, Larraín’in Spencer, Jackie ve Neruda ile kurduğu biyografik sinema geleneğini sürdürerek Callas’ın yalnızlığı, tutkusu ve sahneye duyduğu aşkı büyüleyici bir sinematik dille anlatıyor.

web konsey

PEdward Berger, 2024

KONSEY

2025 Oscar ödülleri için En İyi Film dahil 8 dalda adaylık elde eden “CONCLAVE / KONSEY”, 4 Oscar’lı “BATI CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK”un yönetmeni Edward Berger imzasını taşıyor. Kardinal Lawrence, dünyanın en gizli ve kadim olaylarından birini; yeni Papa’nın seçilmesi sürecini yönetmekle görevlendirilir ve burada kendisini, Kilise’nin temellerini sarsabilecek bir komplonun ortasında bulur. Bölünmeler, skandallar, ittifaklar, Vatikan içindeki siyasi rekabet ve entrikalar yoğunlaşırken Lawrence, ölen Papa’nın yeni Papa seçilmeden önce mutlaka ortaya çıkarılması gereken bazı kritik sırlarla hayata gözlerini yumduğunu fark eder. Senaryosuyla da Altın Küre’yi kazanan ve Oscar adayı olan Conclave, Robert Harris’in aynı adlı çok satan romanından uyarlandı.

flow web

Gints Zilbalodis, 2024

Flow: Bir Kedinin Yolculuğu

Kedi, yalnız bir hayvandır. Evi büyük bir sel tarafından yerle bir edilince, çeşitli hayvan türlerinin yaşadığı bir teknede sığınak bulur ve farklılıklarına rağmen onlarla işbirliği yapmak zorunda kalır.

CATHERINE HARDWICKE, 2009

ALACAKARANLIK

On yedi yaşındaki Isabella Swan (Kristen Stewart), babası Charlie ile birlikte yaşamak üzere Washington’da küçük bir kasaba olan Forks'a taşınır. Burada yüz sekiz yaşında bir vampir olup on yedi yaşında görünen gizemli sınıf arkadaşı Edward Cullen (Robert Pattinson) ile tanışır. Edward, ilk başlarda romantizmden uzak durmaya çalışsa da ikili birbirlerine aşık olur. Üç göçebe vampir James, Victoria ve Laurent geldiğinde Bella’nın hayatı tehlikeye girer. Edward ve ailesi, çok geç olmadan Bella'nın hayatını kurtarabilecek midir?

LUC BESSON, 1994

LEON: SEVGİNİN GÜCÜ

Mathilda, New York’ta yaşayan ailesi dağılmış 12 yaşında küçük bir kızdır. Ailesini sevmeyen Mathilda için en değerli varlığı küçük kardeşidir. Babası uyuşturucu işlerine bulaşınca mafya ailenin tüm bireylerini öldürür. O sırada alışverişte olan Mathilda ise olaydan kılpayı kurtulur ve Leon’un kaldığı daireye saklanır. Leon ise çok soğukkanlı bir katildir. Ancak Mathilda’ya karşı içten bir sevgi besler ve ona kol kanat gerer. Aslında babalık, arkadaşlık gibi kavramlar ona çok yabancıdır.

TODD HAYNES, 2015

CAROL

1950’lerin New York’unda geçen filmde bir mağazada tezgahtarlık yapan ve daha güzel bir hayat düşleyen Therese (Rooney Mara), yürümeyen evliliğinden bunalmış çekici Carol (Cate Blanchett) ile tanışır. Birbirlerine bağlanan iki kadın için eski hayatlarını bir çırpıda geride bırakıp her şeyden uzaklaşmak kolay olmayacaktır. Todd Haynes’in yönetmen koltuğunda oturduğu, Cannes Film Festivali’nde Rooney Mara’ya En İyi Kadın Oyuncu ödülü kazandıran “Carol”; Carter Burwell’in müzikleri ve Oscar adayı Ed Lachman’ın görüntü yönetmenliğiyle de dikkat çekiyor.

Krzysztof Kieslowski, 1988

ÖLDÜRME ÜZERİNE KISA BİR FİLM

Tekinsiz genç bir adam şehirde dolanmaktadır ve yolu bir taksi şoförü ile kesişir. Aynı zamanda avukatlık sınavını yeni geçmiş idealist bir avukat geleceği hakkında karar vermeye çalışmaktadır. Avukat bir süre sonra kendisini bu genç adamın davasını almış olarak bulur. Bir insanı öldürmek ne kadar zor? Ne kadar çirkin, pis, uzun, gerçek ve günah dolu. Suç için öldürmek ile adalet için öldürmek için arasında bir fark var mı? Kieslowski bu sorulara cevap arıyor.

Maryam Moghaddam, Behtash Sanaeeha, 2024

EN SEVDİĞİM PASTAM

Aniden geliveren mutluluk taptaze, ışıltılı bir ikinci bahar getirebilir, üstelik bunun yaşla hiç ilgisi yoktur. Yetmiş yaşındaki Mahin, kocası öldüğünden, kızı da Avrupa’ya gittiğinden beri Tahran’da tek başına yaşamaktadır. Bir öğleden sonra çay içmeye çıkınca yalnızlık rutini kırılır ve aşk hayatı yeniden canlanır. Bu film, Beyaz İneğin Türküsü’nün ardından Maryam Moghaddam ve Behtash Sanaeeha’nın birlikte yönettikleri ikinci uzun metrajlı film. En Sevdiğim Pastam, prömiyerini Şubat ayında Altın Ayı için yarıştığı Berlin Film Festivali’nde yaptı ancak yönetmenler seyahat yasağı ve cezai suçlamalar nedeniyle festivale katılamadılar. Aynı anda hem trajik hem iç açıcı hem de komik olabilen film, The Guardian’a göre “harika bir biçimde tatlı ve komik,” The Hollywood Reporter’a göreyse“hayattan leziz bir dilim.”

INGMAR BERGMAN, 1966

PERSONA

Ingmar Bergman’ın en gizemli, en rahatsız edici filmlerinden Persona, David Lynch’ten Claude Chabrol’e, hatta Abba’ya kadar etkisi yayılan, sarsıcı bir psikolojik dram, Bergman’ın tarifiyle “iki enstrüman için bir sonat”. Bibi Andersson’ın canlandırdığı genç hemşire Alma, Liv Ullman’ın canlandırdığı, konuşmayı reddeden aktris Elisabeth Vogler’in tedavi süreciyle ilgilenmektedir. İkili, birlikte, deniz kıyısındaki bir eve yerleşir. Ancak zamanla tedavi tersine işler; Elisabeth yerine Alma konuşup içini dökmeye başlar; ikilinin kişilikleri birbirine geçtikçe, gerçekle hayal de birbirine girer. Bergman’ın birçok kusursuz başyapıtından biri olan Persona, yönetmenin sözleriyle “yalnızca sinemanın keşfedebileceği sözsüz gizlere dokunuyor”.